Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
     Dünyamızda olanlara, bitenlere, ölümlere, haberlere, öfkesinde yerden göğe kadar haklı, canı yanan insanlara bakarken hatırlamak için. Haksız yere canını yakan karşısında sükunetle kalmak herkesin harcı değildir, eminim. Peki biz insanlığını bir kenara atmış olanlara karşı nasıl durmalıyız? Bu zamanlarda herhangi bir gün gelebiliyor aklımıza bunlar, yazık. Olup bitenler karşısında, vicdansızlık misal çocuklara değdiğinde özellikle biz bir adım geriye atabilir miydik? Atmalı mıyız, atmamalı mı? Atmak bizi daha iyi mi yapar kötü mü? Böyle hallerde katil olmaktan kurtulabilir miydik, içimiz sönebilir miydi? Geri adım atılmadıkça dünya nereye gider? Bunca kötülük affedilmeli mi?Bilmiyorum, hiç de bilmeyelim, düşünmeyeceğimiz kadar güzellik olsun temennim. "önce ben yaralarım beni yaralayacak olanı ... kanım, kanımız, onun kanı nasıl da aldatıcı bu sözler nasıl da kirletiyor insanı bu sözler erdemler yakıştırıyoruz kana, eğilimler hatta k...

bir iki not, bir selam

Kendi iç takvimime göre yaklaşık 300 yıldır yazmamışım. Konuk ve müzik listeleri hazırlamak ile deftere spot bilgi not etmek bu •yazma• faaliyetinin dışında kalıyor çünkü. Somut yaşamın fazla yoğunlaştığı zamanlarda soyut yaşamın sekteye uğraması hali. Bu bir mecburiyet belki ama uzamasını çok da sevmem. Her şey fazla karıştı, fazlasıyla iç içe. Sevinçler,heyecanlar, değişimler düşünmeye vakit ayıramayacak kadar fazla oldu, şükür. Daha önceden planlanan düşüncelerin, arzulanan hayallerin eyleme dönüştüğü yoğun,yorucu ama tatlı dönemlerin kıymetini biliyorum. Ama böyle zamanlar sonrasında tekrar düşünüp, sakince yol çizme zamanları olmalı gibi hissediyorum. Artık bu döngüyü seviyorum. Böyle şeyler düşünürken not defterime baktım, karmakarışık, gelişigüzel bırakıyorum notlarımı ve düşündürdüklerini, uzun zaman sonra ısınma olsun. Not defteri tutan insanların hayatı defterleri gibidir bence bikbikbik.. diyebilecek kadar iddiam  olmasa da bu galiba benim için doğru. Birkaç kişi ay...

şi|bu|mi

Resim
P.S. Sıkıcı yazıya şarkı bonusu Bu çağla ilgili -ne yazık ki en başta kendimle alakalı- şikayetlerim var. Şikayetler bitmez. Hatalarımız bitmez. Bana onları hatırlatan bir küçük bir pasaj var. yaşadıkça anımsadığım ve kendime verdiğim  öğütleri gözden geçirmeme sebep olan. • Dışarıdan gelen tehlikeleri kontrol edemiyor da olsak yıkıma dair, insan kendi ruhunu kendi inşa ediyor büyük oranda. Çirkinliğin ve sıradanlığın, gösterişin karmaşasıyla örtüldüğü bir çağda basitliği, zarafeti, tevazuyu hatırlatan cümleler oldu benim için. Cümlelere kendinden ueni anlamlar atfetmeyi seviyor insan galiba. • Bu zamanın dünyası bazen, alakasız aksesuarları bir arada kullanıyor, kötü bir kokuyu yoğun bir parfümle bastırıyor, yüzünü tamamen kapatan bir makyaj yapmış. Çünkü bu çağ biraz şey bir çağ... sanki “rüküş”. Parıl, parıl, dikkat çekici ama güzellişi gerçek değil. Gözümüzü kamaştırmasında kötü bir amaç var sanki. Tüm abartıya kaçışların ardında örtülmesi gereken bir eksiklik ...

25.gün batımından 26. gün doğumuna öğüt

Resim
Kendi kendime konuşmayı seven biriyim. Kendimle ilgili uzunca durum değerlendirmeleri yapmak hoşuma gidiyor. Bunu yapmamn gerekliliğine de inanıyorum. Zamanın hesabına ve kıymetine git gide daha çok inanıyorum. Her şeyin hesabını yapmayı huy edindiğimiz bir dönemde hesabını vereceklerimizin en başında hep zaman gelmeli bence. Nerede, ne şekilde, neden, kimlerle geçen zaman? Bir günüm nasıl geçer, bir yılım nasıl olmalı arada hatırlanması gereken soruların bir kısmı.  * Alışkanlıkların ve sürekliliklerin şekillendirdiği ömrümüzün elimizden kayıp gitmemesi adına ufak değerlendirmeler ve üzerine basacağımız ilkeler lazım. Onlar sağlam olsun, hayat yine aksın gitsin onlar üzerinden. Akıntının içindeyken göremediklerimizi görmek için minik zamanlar yaratalım.  * Geçen yaşımın hesabı bende gizli olsun. Geçen her yaşın güzelliği ve yenilgileri beni biraz daha ben yaptı ondan kucaklaşıyorum gelenle ve gidenle. Aldığım yaşın da yine kendince hedefleri olsun, güzellikleri hatır...

Minerva’nın Baykuşu

Resim
Minerva’nın Baykuşu (owl-ofminerva) nedir diye soranlar oldu. Hatta Mini Erva sanan bile (: Ben de kısaca ismin hikayesinden bahsetmek istiyorum. Potterhead olduğum bilindiği için Minerva Mcgonagall ile ilgili sanıldı. Haklılardı çünkü Mcgonagall’ı sık sık bir baykuşla aynı karede görüyorduk filmde. Hatta bununla alakalı şirin bir gif de mevcut. Karakterleri oluşturma aşamasında mitolojik kahramanlardan esinlendiğini biliyoruz Rowling’in. Dolayısıyla bilgelik, fedakarlık, şifa, ana gibi kavramlarla özdeşleştirilen baykuş figürü ve Minerva Mcgonagall karakteri tesadüfen gelmemişti yanyana. Dumbledore ve anka kuşunda olduğu gibi. Minerva isminin kökeni Etrüsk mitolojisinden geliyor. Etrüskler Kuzey ve Orta İtalya etrafında milattan önce yaşamış bir uygarlık. Bazı Etrüsklerin Anadolu halkıyla akraba olduğu da söylenenler arasında. Din ve kültür yönünden Yunan uygarlıklarına benzemekle birlikte ayrıldıkları birkaç nokta var. Kültürlerinde inançlarının etkisinde kalan ...

Eylemsizlik Hareketim (!)

Resim
P.S. Gereksiz hızın içimde oluşturduğu tedirginlikle bu şarkı benzer, ama bu güzel, o kötü, neden? "Kendi gündemini oluşturmak" kolay ve güzel. O gündemi dış dünyadan korumak ve buna göre yaşamak ise zor.Bunu tam anlamıyla yapabildiğimi hissedemiyorum bir türlü.Zihni olan bitenden uzaklaştırmak ve tüm olanlara dışarıdan bakmak soğukkanlılık, cesaret ve birazcık da emek istiyor.Zamanın akışını değilse de, kendi akışımızı bir an için duraklatıp gözlem yapmak, yaşananlardan geri kalmak korkusuyla kaçındığımız bir durum haline geldi. Oysa yolumuzda doğru adımlar atmak için buna ihtiyacımız var.Öte yandan her an olması gereken bir şey de değil bu "kendi gündemine göre yaşamak" olayı. Vicdanı olan bir varlığın dış dünyaya tamamen umursamaz bir tavır takınması sağlıklı olmaz elbette.Çünkü bu eylem doğru zamanda yapıldığında zihni ve kalbi koruyor, evet. Hele ki şu devirde. Ama olmamız gereken bir yerde olamamak, o sırada kendi iç dünyamıza saplanmış olmak geriye de...