Kayıtlar

MEVSİMLER DEĞİŞİR

Buraya arada bir yıllık dert yanmaya ya kendimi motive etmeye gelir oldum. Çoğunlukla vakit bulamıyorum bile. Aslında yazılacaklar bitmez.  Yorulabilecek kadar koşturabilmeye şükürler olsun. 8 ay önce buraya ufak bir not bırakmaya niyetlenmişim ama beklenmedik durumlar, koşuşturmacalar derken yine fikirlerim taslaklarda yarım kalmış. Boş vaktim olmuş, sağlığım ve keyfim yetmemiş yazmaya. Sesimin çıkamadığı zamanlarda yazasım da gelmemiş. Keyfim yerine gelmiş bu kez de vakit bulamamışım. Bazen yaşamayı bazen de yaşadıklarımı düşünmeyi ve kendimi eleştirmeyi seviyorum. Şimdi uzun süre sonra, iki kelime yazacak kadar iyi bir ruh hali ve özgür bir zaman dilimi yakaladım yine.  Ne değişmiş en çok ?  Yaşamak ve yaşatmak eskisine göre daha değerli benim için. Yaşamak ve yaşatmak eskisine göre daha zor buralarda. Yaşamak ve yaşatmaya engel olunuyor buralarda. Bir şeyler karalarken mesleğimle ilgili içinde bulunduğum ruh halini yansıtmamak mümkün değil bugünlerde ama...

TRY ONCE MORE!

Resim
Oturup adam gibi düşünmeye ara verilen,  sözcükleri maskenin altında eriten, ruhsal mesafeler yetmezmiş gibi fiziksel mesafeler inşa eden,  doktor gibi bir şey olmak için başka hiçbir şey olamamamın derin hüznünü taşıyan tuhaf yılın kendi kendime  yeniden yazmaya başlama teklifini kabul ediyorum,  şarkısını buraya bırakıyorum.  Üzerine düşünülmesi gereken ve yazma isteği duyulanların binde birini yansıtmaya vakit bulabildiğim gelgitli ağlama duvarıma yıpranmış, gecikmiş,  özensiz bir iz bırakıyorum. Kendimi ve beni ben yapan şeyleri özlediğimde geldiğim yer burası ve bu online günlüğümün bu uyduruk yazısının dominant hissi hekim olmayı isteyen ve de sağlayan, eskilerde gurur duyduğum yönlerimi hekim olmaya çalışırken kaybetmeye başlamam üzerine bir hayal kırıklığı. Bir amaç uğruna çabalarken kalbimizi o amaca meylettiren güzel hisleri kaybetmek çelişkisi, amaca ulaşmanın bir kazanç olduğuna dair karanlık kuşku. Bu hisleri de onlarca kişiyle paylaştığımıza o...
Resim
Bir video, yazı paylaşmaya korkar olduk uzundur, kişinin bilmediğimiz ve beklenmedik bir eylemi çıkacak diye ki çıkar. Onu destekliyor ona bayılıyor, tapıyor görünürüz mazallah. Yanımızdakini de eleştirmeyelim fazla açıkta kalırız, yalnız kalırız.  • Kimsenin tüm sözlerine ve eylemlerine referans olmadığımı belirterek ( bir insanın baştan aşağı yanlışlarla dolu olduğunu da reddederek) başlıyorum her tavsiyeme.  • Hiçbir düşüncenin mutlak doğruluğuna garanti verilebileceğini de düşünmüyorum.  Bilmek ve inanmak farklıdır, en azından bunu iyi biliyorum . Bir arada olduğunda hayata bağlayan tamamlayıcı iki unsur ama ayrı ayrı ve yalın olarak çarpıştırıldığında savaşlar çıkartacak iki kutup. Ama bu durumun bizi pasifize eden yönünü de dengelemeyi doğru buluyorum. Zaten kendime bile her zaman referans değilim zira utandıklarımız, pişman olduklarımız , hayal kırıklıklarımız, fikir değişikliklerimiz hepimizin var ve olacak.   “Her sözümün arkasındayım, bizde...

Emeğimize Sağlık 2019

Resim
Yılbaşı benim için yılın son ölçme ve değerlendirmesi demek... Kendimden içeri biriktirdiğim birkaçımla, olağan kurulumu toplayacağım. -herkesin birkaçı var kendisinden içeri*- Kimseyi değil sadece kendimi, ruhumu, zihnimi. Ruhumu ve zihnimi yazarken gereksiz kelime mi kullanıyorum diye düşünürdüm. Zaman geçtikçe ikisinin bambaşkalığını benimsedim. * Bu sene neler yaptım, neler değişti, bu sene ben varlığımla ne anlattım, hayat bu sene bana neyi vurguladı? Coşkuyla gelen bir yılın ömrümüzün neresinde olduğuna nasıl emin olabiliriz? Ortası gibi düşünürken sonuysa ya da son derken devamı varsa? Son ile ilgili düşüncelerimi geçen sene tam bu zamanlar yazmıştım. Bu yazıyı yazmaya niyetlenirken birkaç yazımı tekrar okudum. Kendimde kendimi hatırladım. "Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun."* Hep aynı eksende dönen bazen bayan yazılarımı ,benden başka bir kimseye faydası var mı emi...

•Takdir et• |mek

Resim
İnsan bazı yönlerden kabul edilmeyi, onaylanmayı, ilgi görmeyi, övgü almayı beklemez: Yapar, yaşar, geçer.  Geri dönmeye layık gördükleri bunlar değildir.  Bunlar aslında üzerine çok düşündükleri de değildir. Bunları farketmeniz ya da övmeniz onda kalıcı bir his oluşturmaz.  İnsan ruhuna şekil veren, değerli gördüğü, aklında öne koyduklarını yaparken yüzünü tam çevirmese bile göz ucuyla bakar, farkedildi mi ya da en azından “fark yarattı mı” bir yerlerde?  Kimse farketmese bile kendi farkettiği bir değişimi görmek ister. Bunu görmek mutlu eder, motive  eder. Devam edebilmesi için şart değildir ama bir işaret olsa çok daha iyi olur sanki. Bunun yokluğu bir süre sonra hayatını anlamsızlaştırmaya başlayabilir.  İnsan, kendini tanımlayabildiği kelimeler, onun bir gerçeği olduğunda üstüne bir de onun şekline kalıp olan yönleri başkaları tarafından farkedildiğinde hele ki takdir gördüğünde çocukça mutlu olur. Çocukça küçümsenecek değil masumane a...

27• gündoğumundan🌅 | İyi ki doğdum

Resim
Bir hafta demlenmiş bir yazı, tekrar okuyunca beğenmedim. Ama olsun. Kolay değil yaşlandım. Bu sene yaş aldım falan değil bence direk yaşlandım. Yazı da yaşlansın. Bunu yaşayanları eleştirdiğim yaşlı olma korkusu geliyor galiba yavaştan. Bedensel olarak en azından. Ruhum aynı. Zaten ruhun hiç yaşlanmadığına neredeyse eminim. İsteklerimiz, hayallerimiz belki form değiştiriyor ama bizi terk etmiyor. Dilimiz öyle söylese de vazgeçmiyoruz. Son nefese kadar yanımızda, çocuksu huylarımız ya da deli duygularımız. Bedenin onlara ayak uyduramama haline de yaşlanmak demişiz işte. Beden ruhu dizginliyor ruh da üşeniyor o kadar.  Bu yaşımda da bir konuda fikrim değişmedi. Her yaşta vazgeçilmez olacakların başında sevmek, sevilmek, değer görmek. Kendini daha çok sevmek değil kendini de çok sevmek. Kendini daha büyük görmek değil, kendini de diğeri kadar önemsemek.   Sevgi ve değer beklentisinin şekli ya da içeriği hatta kaynağı elbet sık değişir ama varlığı asla değişmez. Aksin...

Yazmasam deli olmayacaktım ama..

Resim
Uzunca bir ara ilgilenmeyip buralarla sonra dönüp okuduğumda değişimimi ya da değişemeyişimi görmek gibi bir faydası var yazmanın. Amatör olması bunun önüne geçmiyor. İnsan kendi karaladığı birkaç kelimeden de, bozuk el yazısından da gelişigüzel söylediği bir sözden de kendine anlam buluyor isterse. Böyle düşünerek arada okuyorum , birazı hala aynı oluyor zihnimde, kendi kendimi onaylıyorum. Birçok cümlem ya da derdim sonradan komik geliyor, alay ediyorum, kendimi aşağılıyorum bazen. Kibir kadar doğal bence bu. Hatalarımı buluyorum, düzeltmiyorum. Onu arada hatırlamak yol almış gibi hissettiriyor belki. Arada ne demek istediğimi anlamadığım oluyor, çok takılmıyorum. Bazen kendimi hatırlıyorum. Bazen başka bir şeyi. Kaybettiğim bir şey çıkıyor illa satır aralarından. İnsanın insanı anlama sınırlılığını farketmiş ve kendini gözlemlemeye ihtiyaç duyan herkes yazmalı bence. Ben bunu kendi başıma düşünürken de yapıyorum çünkü şöyle düşünüyorum bir yandan; "Birbirimizi anlamayacağı...