Herkesin gerçeği, senin hikayen.

Son derece acı ve keskin gerçekler yaşanırken bile onun gerisinde kalmış ve zaman zaman unutulmuş bir hikayeye inanarak geçiyor ömür. 
Ayaklarını uzatmış keyfine bakanla, savaşın ortasında çaresiz kalmış olanı benzer kılan tek şey belki de bu.
İlkeleri, inançları, yasakları , acıları öte yandan tutkuları, hayalleri , mutluluklarıi harmanlayıp kendin yazdığın ve  kendini  gizli kahramanı olarak düşlediğin hikaye. 
Bitişleri ve başlangıçları senin için olan, senden olan. 
Doğrusu senin doğrun olan. 
Öyle bi hikaye ki sonunda hep ya doğruyu yapmış oluyorsun ya seni mutlu edecek olanı. 
Gerçek senin biricik  hikayenden uzağa düştükçe bunalım, hayal kırıklığı ama hikayene yaklaştığı zaman coşku. 
Aslında gizli motivasyon kaynağın olan hikaye ve bir gün seni yıkabilecek güce de sahip olan. 
Doğrularına ikna eden hikaye seni, yanlışlıklarına mesafe koyduran. 
Zihninin ve tüm yaşanmışlıklarının biricik meyvesi. 
O ilk düşündüğün andan beri sayfa sayfa yazdığın, gözlerini kaparken finalini yapacağın hikaye. 
*
Gerçekler nettir, yorucu ve inatçıdır çoğunlukla,  yönlendirmen zordur. Gerçek üzerinde sınırlıdır iraden, zorlamanın gerekliliğini hep sorgular zihnin. Ama hayallerin yani senin hikayen sessiz sessiz gezer zihninin bir köşesinde. Arada bir dürtüp gider sanırsın sen ama o senin her gerçeğinin anlamına, her hissin yorumuna, her kararın mayasına katılır sinsice. Dokunamazsını ama içine işler. Yavaştır ve görünmez de. Hiç olmayan bir şeyin, hiç tam olmayacak bir şeyin yaptıklarına şaşırıp kalırsın bazen. Seni güldürür, ağlatır, sen de izlersin.
Onu tanıdın değil mi? 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Minerva’nın Baykuşu

Kısa masal: “Yorgunluktan ölüyorum” dedi arı. “Ben de ölmekten yoruluyorum” dedi kelebek.

27• gündoğumundan🌅 | İyi ki doğdum